Bir kış günü, Gemileri yakmış, Şanı şatafatı, Eşi dostu, Hatta Ben olan beni ben, Biz olan bizi biz, Ve hatta İstanbul’u İstanbul'a bırakarakOrtadan Kaybolacağız.O gün kar, Şöyle lapa lapa yağacak.Gök bembeyaz Toprak bembeyaz, Unutulmuş yoksullar kasabasının girişinde , Ellerimizde valiz,Yollar buzlu, İliklerimize kadar donmuş olacağız. Kapısı kardan açılmayan Paslanmış menteşeli köhne evin İçine kendimizi zor atacağız. Çakacağız kibriti gözünü sevdiğimin sobasına, Ya da baba ocağına, Ateşin sıcaklığında, Çalı çırpının ışığında Yana yana ısınacağız. Pencere camlarında buzlar erirken,Bacanın dumanına Kapımızı çalacak birkaç meraklı, Bir merhabalık süredePencereden konuşacağız. Ayaz ayaz esen rüzgardaKar ayak izlerini silecek.Buram buramMis gibi kokan,Atamızın kıymetini bilenlerin Çayından demleyip, Yudum yudum içerken, Sessizliğin sarmasını, Huzurun bizi okşamasını bekleyeceğiz. Ambar dibinde kalmış buğday tanelerinden, Kavanozlarda saklanmış tohumlardan Bağ bahçemizde yetişecek, Sebze meyvelerin hayalini kuracağız. Gözlerimizle, Ruhumuzla, Gökyüzü kadar sonsuz ıraklarda Bir dağların ardından doğan, Bir dağın ardından Ufkumuzu kızıla boyayıp kaybolan Güneşin batışını izlerken,Bulutsuz gecelerde, Samanyolu'ndan yıldızlar düşecek üstümüze, Büyük ayının kuyruğundan tutup Kutup yıldızına savrulurken, Şehirlerde çürüyenler için Bir dilek tutacağız. Geçen gidene üzülmeden Kalanı yaşarken, Kendimize cenneti kuracağız cenneti. Her baharın gelmesinde, Her dost sohbetimizde Ömrümüzün sonuna Birkaç saat, Belki de bir gün. Kim bilir belki de yıllar ekleyeceğiz. Sonra Bir de bakacağız ki, Bir gürültü, Bir vey vey Çoluk çocuk Namaza saklanmış saat ayarlarında, Allah kahretsin. Yine o doyumsuz şehirde uyanacak,Yollara döküleceğiz. Eskiden, Köleleri tarlalarda,Toprağın yedi kat altında çalıştırırlarmış. Şimdilerde bizler Gökyüzüne dikilmiş kulelerin Mahpusluk odalarında Farkında varmadan çağdaş köleler olarak Geberip yok olacağız. Yaşasın özgürlük, Yaşasın özgürlük diye bağırmadan, Kır kokularını, Ya da yeni açmış bir çiğdemi, papatyayı, Ondan da vazgeçtim, Cennet kokulu çocuklarımızı Öpüp koklayamadan büyütecek, Yeşil bir arabanın son yolcusu olarak, Boş bir mezarda Toprakla buluşacağız.Sözde dünyaya gelmiş,Güya yaşamış ölmüşlerden olacağız.