Dün Osmanlı’dan günümüze askeri liselerin açılma
gerekçelerini ve Kuleli Askeri Lisesinin tarihini bilimsel kaynaktan istifade
ederek yazdım. Tarihi mazisi olan askeri
liselerimiz ne yazık ki 15 Temmuz FETÖ kalkışması sonrası kapatıldı. Yani devletimiz pireye
darılıp yorganını yaktı. Türk ordusunun subay kaynağının bence şah damarlarını
kesiverdi.
Askeri Liselerin açılmasına yönelik yazacaklarıma
duygusal boyut katmamaya çalışacağım. Konuya mümkün olduğu kadar TSK’nın subay
temini üzerinden yaklaşacağım.
Ancak öncelikle subay hangi yapıdaki
ailelerin çocuğudur? Türk ordusunun
subaylarının sosyokültürel orijini nedir? Türk subayının büyük çoğunluğu 15
temmuza kadar Kuleli, Işıklar, Maltepe ve Heybeliada Deniz liselerinde okuyarak
Harp Okullarına geçiş yapmış ve sonra da
Türk Ordusuna katılıp Türk Milletine hizmet etmişti. (Aslında Polis Kolejlerini
de bu kategoride düşünmek lazımdır.)
Askeri liseleri kazanan çocuklar orta ve
orta alt sosyokültürel ve sosyoekonomik düzeydeki ailelerin çocuklarıdır. Yani daha
açıkçası çiftçi, memur, işçi, esnaf ailelerinin açıkçası ülkenin maraba
takımının ailelilerinin çocuklarıdır. Bu okullar, Türk Milletinin ve Türk
devletinin Osmanlıdaki Enderun mekteplerine karşılık gelmektedir. Devlet ve Türk Milleti bu okullarda kendisine ölümüne
hizmet edecek, ölmeyi göze alacak zeki çocuklardan, muhakeme yeteneği yüksek,
vatanı ve milleti için en doğru adımları atacak insanları alır, eğiti,
yetiştirir ve devletine hizmete yollardı. Ne yazık ki askeri liselerim kapatılması
en önemli subaylık kaynağını kökünden kurutmuştur. Yazık olmuştur.
Devletimizin yetkilileri kapatmaya karar
verdiğinde niçin Türk ordusunun komuta kademesi askeri liselerin kapatılmaması
gerektiğini siyasi iktidara açıklamamıştır?
Konu eğer FETÖ ekseninde
değerlendirilecekse, Askeri Liselerden FETÖ’cü çıktı diye tasfiye ediliyorsa, durum acıklı bir Türk filmi hikayesidir. Bu mantığa
göre bütün devletin tasfiye edilmesi gerekmektedir. İş dünyasında, sosyal
hayata ve devlete kadar FETÖ’cü dediğimiz ihanet şebekesinin sızmadığı neresi
kalmıştı? Bir çok siyasi partisinin
yöneticilerinin damatları, çocukları ve hatta milletvekilleri FETÖ’cü veya FETÖ
okullarında eğitim gördüğü malum değil midir?
Kapatılan Askeri Liselere ve hatta
askeri hastanelere yazık olmuştur. Bugün
devlet, vakıflar ve cemaatler bir çok lise düzeyinde çocuğu yatılı okullarda
okuturken Askeri Liseler mi devletimize külfet olmuştur? Askeri liselerimize yazık
olmuştur ve Türk ordusuna yazık olmaktadır.
Askeri Liselerden “darbeciler çıkıyordu”
diye kapatıldıysa eğer baştan sona yanlış düşüncedir. O düze ve sığ mantığı
esas alacaksak eğer harp okulları da kapatılmalı ve Türk Ordusu da kapatılması
gerekmez mi?
Gerekçe eğer dünyada askeri liseler yok
savına dayanıyorsa bu tam bir yanılgıdır. Her milletin kendi değerleri ve kendi
gerçekleri vardır. bakın dünkü yazımda askeri liselerin açılması gerekçeleri
arasında ifade ettiğim en önemli konu neydi? Aynen tekrar yazıyorum.
Her aile çocuklarının geleceği ile
ilgili hayaller kurar. Çocuklar ufakken
kurulan hayaller daha duygusaldır.. Askeri Liseler, Türk ailesinin, henüz ana kuzusu olan çocuklarına ilk hedef
olarak gösterdiği okullardır. Çünkü subayların içinden çıktığı aileler yoksul
ve dar gelirli aileleridir ve bu aileler zeki çocuklarının heba olmaması için askeri
okulları kazanmalarını istedikleri de bir realitedir. Ve ne yazık ki askeri liseler kapatılmıştır.
Devletimiz şimdilerde ekonomisi ile
örtüşmeyecek şekilde yoğun bir profesyonelliğe geçiş sürecindedir. Küresel
iletişim çağında, belli bir fikri ve fiziki yapıya kavuşmuş insanları Türk
ordusuna kazandırmak ve subaylık nosyonu vermek günden güne daha da zorlaşacak
ve korkarım ki Türk ordusu subay temininde güçlüklerle karşılaşacaktır. Çünkü
tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de insanlar her şeyin farkındadır. Kimse
tatlı bedenini yormak, hele de sıkıntıya girmek istememektedir.
Yatıp kalkıp öykünüp peşine düştüğümüz
batının ve ordularının subay temininde büyük güçlükler çektiği
bilinmektedir. Profesyonelliğin gelmesi ile birlikte batıda subaylık mesleği
değerini yitirmiştir. Biz batı devletlerine öykünmemeliyiz. Batının bataklığa
saplanan profesyonelliğini örnek alarak ordumuzu dizayn etmemeliyiz. Çünkü tarihimizin
ve coğrafyamızın bize yüklediği misyonlar ve dayattığı yaşam şartları vardır.
Bu farklılığımızı koruma adına tekrar
ifade etmeliyim ki Askeri Liseleri kapatılarak Türk ordusunun subaylık kaynağı
kurutulmuştur. Bu yanlıştır. Askeri liseler tekrar ve ivedilikle yeniden
açılmalıdır. Türk ordusu, ne dost olduğu ne de düşman olduğu belli olmayan batı
emperyalizminin ve NATO’nun kendi gerçekleri ile ne de batının kara hudut tehlikesi olmayan ordularına öykünmemelidir. Profesyonelleşeceğim
diye batının taklitçiliğini yapmamalı, batının subay temin yöntemlerini kendine
bünyesine adapte etmemelidir. Batının bize uymayan subay temin normlarını
zoraki şekilde Türk ordusuna uygulamaya kalkarsak, Türk Milletinin asker millet
vasfı kaybettirir, Türk Milleti ile Türk ordusunun milli ve manevi ilişkisini
zafiyete uğratabiliriz.
Türkiye ve Türk Ordusu gerçekleriyle bağdaşmayan hayali subay temin yöntemleri önermeleri gerçekçi değildir.
Kılıktan kılığa sokulan, sivil asker
ilişkilerinde siville ağırlık kazandırılmaya çalışılan profesyonel orduya geçiş
adımlarında yanlış politikalar olarak izlendiğini değerlendirmekteyim. İzlenen politikalar
bedeli ağır sonuçlar doğurabilir.
Geçmişte olduğu gibi gelecekte de Türk
Ordusunun subay temininde en önemli kaynağı, askeri liselerimiz olacaktır.
Bundan kaçışın yolu yoktur. Tarihimiz ve coğrafyamız ve millet olarak yapımız, varlığının
gerekçesi olarak bunu bize şart koşmaktadır. Önceden olduğu gibi yüksek
kalitede ve yetenekte subayların temini, maliyedeki kaynakta tevkif yöntemine
benzer şekilde daha çocukluk çağlarında askeri
liselere öğrenci seçerek mümkün olacaktır.
Düşüncemi ve gerekçelerimi bir örnekle
daha da netleştirmek istiyorum;
Diyelim ki Türk ordusunun kara deniz
hava ve hatta jandarma subay ihtiyacı yıllık iki bin subay ise bu ihtiyacın bin
beş yüz askeri liselerden temin edilirken, kalan beş yüzü de sivil kaynaktan
temin edilmelidir. Türk ordusunun subay dengesi Harp Okullarından yana
olmalıdır. Sivilden alınan muvazzaf ve sözleşmeli subay sayısı mümkün olduğu
kadar Harp Okulu mezunu subaylardan az olmalı ve bu sivil kaynaklı subay
alımları daha ziyade yardımcı sınıflara yönelik olmalıdır.
******
Bugün Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün
Kurtuluş mücadelesi için Samsun’a ayak basışının 100 yılı . Hepimize kutlu
olsun. Ve ne yazık ki yüzüncü yılda beynimizi ve fikirlerimizi nelerin peşinde
koşturuyoruz?
Kalın sağlıcakla…
Ömer Yıldız
Okunma Sayısı:1274
Eklenme Tarihi:19-05-2019 11:35
HENÜZ YAPILMIŞ YORUM YOK