Çiğ Köfte ve Askeri Şura

Benim son derece neşeli, maharetli bir arkadaşım var.

Adı Uğur.

O olmadan ortamın neşesi olmaz. O olmadan bir ortam da olmaz.

O mübarek elleri ile neler neler yapmaz ki?

Izgara onun işidir.

Pide onun işidir.

Hani denemişliğimiz vardır. Bir bölük insan başına üşüştük onun pişirdiğini hıza bizler yiyerek yetişemedik.

Ama uğurun bir başka hüneri var. Çiğ köfte.

Bir çiğ köfte yapar ki tadına doyum olmaz.

Uğur'un çiğ köfte yapmaya niyetlendiğinde bütün dünya alem anında duyar.

Uğur çiğ köftenin malzemesini kendisi seçer, kendisi hazırlar.

Salçasını, baharatını, bulgurunu kıymasını, taze soğanını maydanozunu, marulunu, kıvırcığını her şeyi tek tek elleri ile alır.

Çiğ köftesini yoğracağı tepsisi özeldir ve her zaman bal dök yala cinsinden şaibesiz ve tereddütsüzüz tertemizdir. Bunca yıldır çiğ köftesinden kimsenin karnına ağrılar da girmemiştir.

Uğur geçenlerde yine çiğ köfte yoğurmaya karar vermiş.

Tabi ki hepimiz duyduk.

O sırada Yüksek Askeri Şura'da toplanıyor haberini okuduk.

İnanır mısınız? Bizim Uğur'un çiğ köftesini hazırlaması , yoğurması devam ederken bir de baktık Yüksek Askeri Şura biti vermiş.


Yahu önceden iki üç gün süren Yüksek Askeri Şura, nasıl olur da Uğur kardeşimin çiğ köftenin hazırlanma ve yoğurma sürecinden daha kısa sürer ki? Bu nasıl şuradır? Bu nasıl iştir aklımı yatmadı.

İnandım ki bizim Uğur'un çiğ köftesi çok ciddi bir iş. Hiç bir rahatsızlık duymadan yiyebileceğimiz bir eğlencelik.

Ama ya Yüksek Askeri Şura?...

İnandım ki Yüksek Askeri Şura sadece göstermelik.

Artık general olmak için kurmay olmanın da önemi kalmamak üzer.

Subaylık mesleği ve Türk Ordusunun atama sistemi, Diyanet İşlerin personelinin , Merkez Bankasının, veya her hangi bir bakanlığın personelinin atanmasından hiç de farklı değil.

Bu anlayış ve bu usulle yakında TSK'da asker ruhlu ne subay kalacak ne de general!. Kalsa kalsa geriye üzerlerinde özel kıyafetler bulunan memurlaşmış insan kitlesi kalacak.

Senelerce Türk ordusunda subaylı yaptım. Senelerdir sosyoloji okuyorum. Bir yıldır da askeri sosyoloji yüksek lisansı eğitimi alıyorum. Ben geleceğe hazırlanan ne bir ordu gördüm, ne duydum, ne de okudum.

Her ordunun bir geleneği, kendi iç normları vardır. Yüzlerce yıllık gelenekleri ve normları yok ederseniz asker ruhlu, aslan gibi adamlar geri çekilir ve geriye sadece karar vericiye yaranmaya çalışan rütbe ve makam peşinde koşan artık tipler kalır.

Türk ordusu halen geleneksel ordusunun edep ve terbiyesi ile yetişmiş kurmay ve generalleri ile ayakta duruyor diye düşünüyorum. Ama tahmin ediyorum ki uygulamalar bu şekilde devam ederse bir kaç seneye kadar hiç bir şey eskisi gibi olmayacak. TSK'da ne serden geçtiler ne de karaman subay modeli kalacak.

Artık Türk Milleti her meslekte olduğu gibi subaylık mesleğinde de fedakar ve özverili mensuplarını zor bulacak.

Sayın yüksek komutanlar , hele de Millli Savunma Bakanı Hulusi Akar bey, yapmayın etmeyin. Yetkili komutanlar ses verin.

TSK'nın omurgası ile daha fazla oynamayın.

Siz olur demeseniz, siz teklif etmeseniz ne Cumhurbaşkanı ne de AKP buları yapabilir mi? Eğer siz hayır diyorken AKP, MHP ve Cumhurbaşkanı yapıyorsa bu da onların vebalidir.

Ama sizin hatalarınız, sizin yanlışlarınız bu sonucu doğuruyorsa derim ki TSK 'nın dengesini niçin bozuyorsunuz? Subayı niçin mesleğinden soğutacak işlere kalkışıyorsunuz?

Lütfen cevap verin?



Ömer Yıldız



Okunma Sayısı:1114    
Eklenme Tarihi:03-08-2019 09:00    

HENÜZ YAPILMIŞ YORUM YOK

 

                                                             YORUM EKLE

MESAJINIZ(Max 3000 karekter)



  

© Copyright 1998-2018 www.omeryildiz.com.tr .Tüm hakları saklıdır.
destek@omeryildiz.com.tr