Ne kadar güzel bir kelime değil mi?
İnsan ruhunda huzur,
mutluluk ve güven duygu yaratmıyor mu?
Barış kelimesi bende
baharı çağrıştırıyor.
Çünkü baharda her şey diridir.
Gerçektir.
Baharla birlikte doğa fiili
anlatıma harekete geçmiştir.
Bir bahar düşünün ki ya
da bir barış, size huzursuzluk versin.
Mümkün mü?
Asla.
Güzelliğin anahtar
kelimesi barıştır..
Barışın olduğu yerde huzur
ve mutluluk vardır. Kardeşçe yaşam vardır.
İnsanoğlu ruhu daraltmamak
için küslüğü yani savaşı kolay kolay tercih etmez.
Barış, insanın insana saygısı
hürmeti, adaleti demek değil midir?
Barış sorumluluk
demektir.
Sorumluluk bir diğerine
saygı duymaktır. Her insanın bir özgürlükalanı vardır. Kişisel hakları vardır. Bu
haklar kadar insanın diğer insanlara
karşı da sorumluluğu vardır. Bu duygu ile hareket eden her insan kendi
dünyasında huzurlu, mutlu ve güvenli yaşam sürmez mi?
Özgürlük ve haklar tehlikedeyse
önce saygı kaybolur, sonra huzur ve güven, ardından da barış tükenir ,
güvensizlik artar ve en nihayetinde de kavga gürültü yani savaş sahneye çıkar.
Bir yerde devletler de
insan benzer. Devletler kurulduğu anda doğarlar. Kurulduğu anda bedenlerini
yani egemenlik sınırlarını belirlenir. Devletin her vatandaşı tıpkı insan vücudundaki hücreye benzer. Devletin
kurumları da bir insanın organları
gibidir. Mesela Hükümet ve meclis devletin beynidir. Ordusu, polisi ve
istihbaratı antikorlarıdır.
Hasta bir insan nasıl ki
yaşamak için hastalıkla mücadele ediyorsa, devlette varlığını sürdürmek için içindeki
mikroplara karşı mücadele vermek zorundadır. Mücadele vermezse yok olacaktır. O
halde bir devlette için en önemli konu, kendini zayıf düşürten habis zararlı
yapıları tespitle onları ıslah veya yok etmek değil midir?
Devletin birinci gayesi
kendisini kuran insanların huzurunu,
mutluluğunu ve güvenliğini sağlamaksa diğer
gayesi de, ülke sınırları dışından içeriye sızmaya çalışan kişilerle, mücadeleye
girişmesidir.
İşte Türkiye şimdi “Barış
Pınarı Harekatı” ile bizzat bunu gerçekleştirmeye çalışmaktadır.
Ne yazık ki içimizdeki bazıları,
sözle barışı sağlayacaklarını düşünmektedir. Barış fiili hareketlerle
sağlandığını bal gibi bilmelerine rağmen, milletin huzur, mutluluk ve
güvenliğine zarar veren mikrop yuvalarına
sahip çıkarak, devletin bu mikrolarla mücadelesine engel olmaya
çalışıyorlar. Bunlar mikrop yuvalarının
çoğalmasını sağladıklarının farkında değiller mi? Elbette ki farkındalar ve ne
yazık ki yalancı baharda çiçek açan badem ağaçları gibiler. Kaldı ki onlar terörün,
emperyalizm, ekonomik savaşın süngüsü milletin
gençlerinin böğrüne saplandığında dahi uyanmadılar. Çünkü onlar gaflet delalet
ve hatta ihanet içinde olduklarının idraki ile ülkenin nimetlerinden semirerek
yaşmayı alışkanlık haline getirdiler. Hatta, devletimizi yok etmeye, güçsüz
kılmaya karar veren emperyalizmin maşası
olarak, yıllar yılı bizi içimizden vurmaya yıkmaya çalışmaktadırlar. Ve yine ne
yazık ki bizlerde, devletimizde bu asalaklarla yasal mücadelede korkak
davrandık ve davranmaya devam ediyoruz. Bedelini de kanımızla ve göz yaşımızla
ödüyoruz.
Bir daha diyelim ki
anlamayanlar anlasın. Barış sözle değil eylemle, fiilen korunarak sağlanır. Barış
Pınarı Harekatının dünyada barışa adanmış canlarla yapılmaktadır.
Ömer Yıldız
Okunma Sayısı:1120
Eklenme Tarihi:12-10-2019 10:28
HENÜZ YAPILMIŞ YORUM YOK