ASKERİ SOSYOLOJİ

Salı, 25 Temmuz 2017 06:17

Eğer onca tecrübeyi kaleme almazsam günaha girerim. Hata yaparım... Topluma ve yetiştiğim kuruma karşı sorumluluklarımı yerine getirmemiş olurum.

1974 yılında başlayan üniformalı ömrüm, biraz erkende olsa 2002 yılında son bulduğu zaman, onlarca yıllık kıta tecrübemle meslek hayatından ayrıldım.

2002 yılından bu güne kadar geçen süre zarfında, sivil hayatın bütün olumlu-olumsuz cilvelerini yaşayarak tecrübelerime tecrübeler kattım.

Yaşadığım süreçte üzüntülü ve mutlu onlarca olaya şahit oldum. Mayamız insandı, hamurumuz insandı, işimiz insandı.

Kulakları çınlasın İstanbul’da Eyüp’te tanıştığım, arkadaş olduğum sevgili Çetin Keskin abim, üniversite bitirenlere ikinci üniversiteye sınavsız kayıt yapma olanağı sağlandığını bana anlattığında çok heyecanlandım. Önceden KARA HARP OKULU diplomasının yanında yan dal İKTİSAT Bölümü diplomamız da vardı. Kayıt gününü dört gözle bekleyerek 2014 yılında İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi, Sosyoloji Bölümüne kayıt yaptırdım. Zaman su gibi akıp giderken son sınıfa geçtim. Dördüncü sınıf oldum. Seneye kısmetse inşallah mezun olacağım.

İ.Ü. AUZEF birçok yanlışlıkları ve kusurları olsa da, öğrencisi gözü ile fakülteyi birçok kereler eleştirsem de, neticede doğru bir okul. Zaman içerinde hatalarını düzelte bilir, öğrenci merkezli anlayışla kendini daha fazla geliştire bilir. Öğrencileri ile daha fazla ilgilenebilir.

Öncelikle herkesi bu türden okullarda okumaya davet ediyorum. Okumanın yaşı başı yok. İlgilenenlerin http://auzef.istanbul.edu.tr/ adresini takip ederek istedikleri bölüme bu yıl içerisinde kayıt yapmalarını öneririm.

Her neyse, esas konumuz SOSYOLOJİ. Sosyolojinin alt bilimi olarak da ASKERİ SOSYOLOJİ..

2014 senesinden beri sosyolojiyi öğrenmek için okuyorum. İyi bir Sosyolog-Toplum bilimci olmak için okuyorum. Şu ana kadar elliden fazla ders kitabı okudum. Bir gün, bir profesör ikinci üniversite okuduğumu duyunca çok güzel bir şey ifade etti. Hele de sosyoloji okuduğumu öğrenince “ Esasında sosyoloji 40 yaş ve üzeri insanların bilimidir.” Dedi. Biraz da bu ifadenin de verdiği cesaretle daha da hevesle okumaya başladım.

Peki, bu okulu bitirince ne olacaktım? Sosyolog/toplum bilimci unvanını kazanmak mıydı amacım?

Hayır, böyle sığ bir amacı tercih edemem. Amacım ne yeni unvanlar elde etmek, ne de emeklilik günlerini bir üniversite daha okuyarak değerlendirmek olmazdı. Okumayı ve yazmayı seven biri olarak başka şeyler de yapabilmeliyim.

Mesela okulu bitirdiğimde ilave eğitim alarak aile danışmanı olabilirim. 36 senelik evli, iki çocuk okutmuş, evlendirmiş, iki torun sahibi olarak yeteri kadar tecrübeliyim.

Ama bu iyi bir seçenek gibi görünse de, beni yeteri kadar tatmin edemeyeceğini düşünmüyorum. Öyle veya böyle emekli de olsam eski askerdim. O halde Sosyoloji Disiplininin alt bölümlerinden biri olan ASKERİ SOSYOLOJİ ile haydi haydi ilgilenebilirdim.

Bu düşünce ekseninde üç yıla yakın süredir ASKERİ SOSYOLOJİ alanında çalışmalar yapmak üzere kendimi yetiştirmeye çalışıyorum. Ders kitaplarının dışında onlarca kaynak kitap satın alarak okuyorum. Ama en enteresan olan husus ise Türkiye’de Askeri Sosyoloji alanı ile ilgilenen yeteri kaynak ve bilim insanının olmadığını gördüm.

Askeri Sosyoloji alanından çalışma yapan bilim insanına da, açıkçası bir kişi hariç rastlamadım. O bilim insanı ile de görüşmelerim sürüyor. Askeri Sosyoloji bilim dalı ABD’de biraz biraz gelişmiş olsa da tolumda yeteri kadar karşılık bulamamış. Asker bir millet olan Türk Milletinin Askeri Sosyoloji konusundan uzak kalması pek de akıllıca bir şey değil. Ya da böyle bir bilim dalının gelişmesinin önünde acaba ne gibi engeller var?

Türkiye’de askeri sosyoloji alanında Kara Harp Okulunda sanırım müfredat olarak bir çalışma başlatmış. Ama şimdilerde ne seviyede bilemiyorum. Çünkü Harp Okullarındaki öğrenciler dağıtıldığından şimdilik o sürç de kısa bir sekteye uğramışa benziyor.

Her ne kadar Askeri Sosyoloji alanında ilerlemek istesem de işi bilenlere sorduğumda yüksek lisans, doktora vs yapmadığım için yapacağım saha çalışmalarının akademik olarak hiçbir değeri de olmayacakmış. Yüksek lisansı yamaya mecalim de yok açıkçası. Bölük pörçük İngilizcem ile tezli yüksek lisan yapamama olanak yok. Tezsiz yüksek lisansa pek yayıgın değil, vakıf üniversitelerinin ücretleri de ateş pahası.

Ama tüm olumsuzluklara rağmen, sanki bir yüksek lisans öğrencisiymişim gibi, yüksek lisans öğrencilerinin ders kitaplarını temin ederek okumaya başlayalı çok oldu. Şimdilerde saha araştırması yapacak yetkinliğe kavuşmak için, bu konuda yazılmış ders kitaplarını ve diğer dokümanları da temin ederek harıl harıl okuyorum , yapacağım çalışmalar için ön hazırlık yapıyor, akademisyenlerden fikir alıyorum. (Yapacağım çalışmalar varsın akademik sayılmasın, varsın bilim çevrelerinde karşılık bulmasın. Bunu da fazlaca düşünmüyorum. Ortaya konmuş iyi bir çalışma her zaman karşılığını bulacaktır. Yapacağım çalışmalarda mutlaka akademisyenlerin rehberliğini kullanacağım.)

Sanrım bu yılı sonuna doğru Askeri Sosyoloji alanında ilk saha çalışmamı yapacak seviyeye gelmiş, ampirik çalışmalar için gerekli hazırlıkları da yapmış olacağım. Yapacağım askeri sosyolojik araştırmalar genellikle emekli askerler üzerinden yürüyecektir. Askerliğin muvazzaf kısmına hiç ilişmeyeceğim. Ama emekli askerler üzerinden elde edeceğim sosyolojik çıkarımların Türk toplumuna ve TSK’ya bir katkı sağlayacağını düşünüyorum.

Son zamanlarda kitapları okurken veya sohbetler ederken, aklıma gelen araştırma konularını tek tek yazmaya da başladım. Başlangıçta önümde aşılmaz bir dağ gibi görünen Askeri Sosyolojinin araştırma konuları şimdilerde o kadar çeşitlilik arz eder oldu ki acaba önce hangisinden başlasam demeye dahi başladım.

Sanırım öncelikle Harp Okullarındaki dört yıllık eğitim sürecini ilk yaşayanları sosyolojik açıdan irdelemeye başlayacağım. Ardından Harp Akademileri ve kurmaylık sistemini, Milli Ordu- NATO ilişkisini, rütbe ve terfi sistemini araştıracağım. Dönem olarak emekli askerlerin 1978-2016 yılları arasındaki Türkiye’ye bakışını araştıracağım. Hedef kitlem emekli subaylar ve astsubaylar olacaktır.

BU konuda düşüncesi ve önerisi olan dostların omeryildiz81@hotmail.com adresine mail göndermelerini rica ediyorum.

Sevgi ile barış içinde kalın.



Ömer Yıldız



Okunma Sayısı:2623    
Eklenme Tarihi:25-07-2017 06:17    

HENÜZ YAPILMIŞ YORUM YOK

 

                                                             YORUM EKLE

MESAJINIZ(Max 3000 karekter)



  

© Copyright 1998-2018 www.omeryildiz.com.tr .Tüm hakları saklıdır.
destek@omeryildiz.com.tr